9 Ağustos 2024 Cuma

EGZAMA TEDAVİSİ

EGZAMA TEDAVİSİ

 


EVDE EGZAMA TEDAVİSİ 

Egzama Ev Kaşıntı Giderici için Çözümler
Egzama kaçağınız olduğunda, rahatlamak için yapabileceğiniz bazı şeyler var.
1.) Balık Yağı
Balık yağı, diyetinizde omega-3 yağ asitleri elde etmenin başka bir etkili yoludur. Haftada birkaç kez somon gibi yağlı balıkları yiyemiyorsanız, balık yağı takviyesi yapılır. Balık yağı keten tohumlarında bulunmayan DHA'lar ve EPA'lar içerir.
2.) Keten tohumu
Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin bir diyet yemek cildiniz için çok faydalıdır. Keten tohumu, omega-3'leri tüketmenin vejetaryen dostu bir yoludur ve balık yağının aksine, keten tohumu, kuru cilt ve iltihaplanmayı azaltan sağlıklı yağ asitleri bakımından zengindir.
3.) Zerdeçal
 Zerdeçal egzama bozulmalarını iyileştirmeye yardımcı olur çünkü antienflamatuar ve antioksidan özelliklere sahiptir. Bir zerdeçal takviyesi almak ya da zerdeçal ile baharatlı yiyecekleri bol yemek iltihabı azaltmaya yardımcı olur ve iyileşmeyi hızlandırır.
4.) Salatalık
İnce dilimlenmiş organik salatalığı doğrudan egzamıza koyun ve her gün iki saat kadar beklemelerini sağlayın. İşlem boyunca salatalık dilimlerini, soğumaya başlarken soğuk dilimlerle değiştirin. Bu kuru cildinize nemi geri kazandırır, iltihaplanmayı azaltır ve zararlı toksinler çıkarır.
5.) Papatya
Bir bardak papatya çayı demleyin ve güçlü olduğundan emin olmak için 20 dakika boyunca dik olarak bekletilir. Demlenmiş çayı egzamınıza pamuk topla uygulayın. Papatya da krema şeklinde kullanışlıdır. Çalışmalar papatya cildin yatıştırıcı olduğunu ve anti-enflamatuar kremlere benzer bir rahatlama sağladığını göstermektedir.
6.) Hindistan Cevizi Yağı
Organik hindistan cevizi yağı , egzama için faydalıdır çünkü cildi iltihaplı ve kaşıntılı olduğunda yatıştırıcı antibakteriyel, antimikrobiyal, antifungal ve antioksidan özelliklere sahiptir.Organik hindistan cevizi yağının birçok şaşırtıcı kullanımı vardır, çünkü çeşitli virüs enfeksiyonlarını tedavi etme yeteneğine sahip olan laurik asit içerir. Laurik asit, mantar, bakteri ve virüs gibi şeylere karşı savaşan monolaurine dönüşür.
Hindistan cevizi ayrıca kaprilik asit, kaprik asit ve E ve K vitaminlerini içerir. Bu vitaminler, kaşıntı ve dökülmeyi azaltmaya yardımcı olan ve daha fazla enfeksiyonu önleyen kırık cildi besler ve iyileştirir.
7.) Sebze Kısalma
Ciddi salgınlar için kuru cildin yenilenmesine ve iyileşmesine yardımcı olmak için kalın bir kat sebze kısalması kullanılabilir. Salgınınıza kalın bir tabaka sebze kısalması uygulayın ve alanı plastik sargı ve tıbbi bantla izole edin.

Bu ev ilaçlarının hepsinden, yardımcı olacak bir şey bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Hindistan cevizi yağı başlamak için harika bir yer çünkü ucuzdur ve etkilenen bölgelere topikal olarak kolayca uygulanabilir. Çabucak emer ve cildinizin daha fazla nem almasına ve iltihaplanmayı azaltmasına yardımcı olmak için her gün ve gece kullanılabilir.


8 Ağustos 2024 Perşembe

EVDE VARİS TEDAVİSİ

EVDE VARİS TEDAVİSİ

 


EVDE VARİS TEDAVİSİ 

Varisli damarlar, cilt yüzeyinin hemen altında görünür.Bu durum vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir, ancak varisler genellikle bacaklarda bulunur.

 Bacak damarları yer çekimine karşı çalışması gerektiğinden, varis damarları bacakta en yaygın olanıdır.Ayakta durmak bacak damarlarındaki basıncı arttırır ve bunun sonucunda varisler ortaya çıkabilir.

 Varis Nedir? 
Varis nedir? Varis olduğunu nasıl anlarım?
Eğer; 
Bacaklarda yanma veya zonklama hissi
Geceleri daha belirgin olabilen kas kramları
Ayak ve ayak bileklerinizde şişlik varsa bu varislerinizin olduğuna işarettir.Ilk yapmanız gereken elbette bir doktora görünmek olmalıdır.

 Varisli Damarlar için Tedaviler
 Varisli damarlarınız varsa ve evde uygulayabileceğiniz tedavi yöntemleri arıyorsanız şunlar işinize yarayabilir;

1- Egzersiz; Düzenli egzersiz bacaklarda daha iyi kan dolaşımını tesvik eder, bu da damarlarda toplanan kanın ilerlemesine yardımcı olur.

Hafif egzersizler baldır kaslarının aşırı zorlanmadan çalışmasını sağlar.Etkili, hafif egzersizler şunlardır;
●Yüzme
●Yürüme
●Bisiklet sürme
●Yoga

2- Varis Çorapları ; Varis çorapları çoğu eczaneden temin edilebilir ve bacaklara baskı uygulamaya yardımcı olur.Bu, kanı kalbe doğru hareket ettirmek için kaslara ve damarlara yardımcı olur.

3- Bitkisel Tedaviler; At kestanesinde bulunan özler ağrıyı azaltmak için faydalı olabilir At kestanesi özünü diğer taşıyıcı yaglarla seyreltip varisli bölgeye masaj yaparak uygulayabilirsiniz.

Çam kabuğu ekstresi Fransız deniz çamından gelen mükemmel bir damar ilacıdır.iltihabı ve varikoz damarları gözle görülür biçimde azaltan yüksek miktarda fenolik asit içerir.Çam kabuğu ekstresi ayrıca dolaşımı iyileştirir ve damar duvarlarının elastikiyetini ve gücünü arttırırken bacak kramlarını ve varisli damarlarla ilişkili ağrıyı azaltır.

4-Domates İle Tedavi; Bu tedavi yöntemini tercih edecekseniz, önceliğiniz yeşil domates olmalıdır.Eğer yeşil domates bulamıyorsanız kırmızı domates ile de bu yöntemi uygulayabilirsiniz.

Yapılışı;

İşe domatesleri dezenfekte etmek ile başlayın.Sirke veya kabartma tozu ile güzelce yıkadıktan sonra dilimlere ayırın ve bacaklarınızın varisli bölgelerine uygulayın.Ardından domatesler varisli bölgelerde kalacak şekilde streç ile sarın.Belirli bir bekleme süresi yoktur.

Önemli= Bacaklarınızda güçlü bir kaşınma ve yanma hissederseniz domatesleri çıkarıp soğuk su ile durulayın.

5- Beslenme ; Tuzlu ve sodyum bakımından zengin yiyecekler vücudun suyu tutmasına neden olabilir, bu nedenle tuzu azaltmak, suyun tutulmasını en aza indirecektir.

Potasyum içeriği yüksek besinler;
● Badem ve Antep fıstığı
● Mercimek ve beyaz fasulye
● Patates
● Yapraklı sebzeler
● Somon ve ton balığı gibi balıklar

Lifli besinler bağırsakların hareketini sürdürmeye ve kabızlığı önlemeye yardımcı olur.

Lif içeriği yüksek besinler;
● Fındık, tohumlar ve baklagiller
● Yulaf buğday ve keten tohumu
● Tahıl gıdaları

Fazla kilolu kişilerin varikoz damarları yaşama olasılığı daha yüksektir.Bu nedenle fazla kilolardan kurtulmak damarlardaki baskıyı azaltabilir.

6-Flavonoid Tüketin; Flavonoidler kan dolaşımını iyileştirir ve kanın akmasını sağlar.Bu da kanın damarlarda toplanmasına, dolayısı ile de varsilerin oluşmasına engel olur.Ayrıca atardamarlardaki kan basıncını düşürmeye yardımcı olur.

Flavonoid İçeren Besinler;
●Soğan, dolmalık biber, ıspanak ve brokoli dahil sebzeler
● Narenciye, üzüm, kiraz, elma ve yaban mersini
● Kakao
● Sarımsak

7- Çok Dar Giyinmeyin; Dar giysiler giymek kan dolaşımını azaltabilir.Topuklu ayakkabılar yerine de düz ayakkabılar tercih etmelisiniz.

8- Bacakları Dik Tut; Bacakların yüksek tutulması ideal olarak kalple aynı veya üstünde olması, dolaşımın iyileştirilmesine yardımcı olacaktır.Bu, bacak damarlarındaki basıncı azaltır ve yer çekimi kanın tekrar kalbe geri akmasına yardımcı olur.

9- Masaj; Etkilenen bölgelere hafifce masaj yapmak, kanın damarlar boyunca hareket etmesini sağlamaya yardımcı olabilir.Ancak damarlara doğrudan baskı yapmaktan kaçınmak çok önemlidir, çünkü bu hassas dokulara zarar verebilir.

10-Hareket Edin; Uzun süre oturmaktan kaçının.Bir iş için uzun süre oturmanız gerekirse kanın akmasını sağlamak için sık sık kalkıp hareket etmelisiniz.

Ciddi varisli damarlarınız varsa ve şiddetli ağrılar yaşıyorsanız, önceliğinizin doktora görünmek olduğunu unutmayın.

EVDE GÜNEŞ KREMİ YAPIMI

EVDE GÜNEŞ KREMİ YAPIMI

 


EVDE GÜNEŞ KREMİ YAPIMI 

EVDE GÜNEŞ KREMİ NASIL YAPILIR?

Güneş kremi kullanımının başlamasından bu yana geçen yıllarda cilt kanseri oranlarının arttığı görülmektedir. Bu kimyasalların her ne kadar doğal olduğu idda edilse de aslında cilde zararları da azımsanmayacak kadar çoktur. Eğer siz de güneş kreminin faydalarını ve zararlarını tartıp, zararlı olduğu sonucuna vardıysanız ve başka alternatifler arıyorsanız, bu yazı tam da sizin için. 

Bir güneş kremini neyin etkili kıldığını anlamak için öncelikle güneş kremlerinin içeriğini ve görevlerini iyi tanımlamamız gerekiyor

SPF seviyesi nedir?

SPF güneş koruma faktörü anlamına gelir. Bir ürünün cildinizi ultraviyole B ışınlarından ne kadar iyi koruduğunun sayısal bir tahminidir.

Geniş spektrum
Geniş spektrumlu güneş kremleri cildinizi güneşin UVB ışınlarından ve ultraviyole A ışınlarından korur.
UVB ışınları cilt kanserine neden olmakla beraber, UVA ışınları cildinize zarar verebilir ve kırışıklıkları hızlandırabilir.

Evde Güneş Koruyucu Yapımı
Malzemeler ;

▪ yarım çay bardağı hindistancevizi yağı
▪ 2 yemek kaşığı çinko oksit
▪ 2 yemek kaşığı shea yağı
▪ 2 yemek kaşığı aloevera jeli
▪ 1 yemek kaşığı badem yağı
▪ 2 yemem kaşığı bal mumu
▪ 3 adet E vitamini kapsülü

Hazırlanışı ;

 Hindistancevizi yağınız eğer katı halde ise onu benmari usulu ile eritin. Erittikten sonra E vitamini kapsullerini ve aloevera jelini koyup karıştırın. Daha sonra kalan malzemeleri de ekleyin ve homojen bir kıvama gelinceye kadar karıştırın. 
Hazırladığınız karışımı cam bir kaba ya da kavanoza alın. Üzerini kapatmayı unutmayın. Karanlıkta ve oda sıcaklığında muhafaza edin. İhtiyacınız olduğunda alıp kullanabilirsiniz.

Evde Güneş Koruyucu yapımı 
Malzemeler ;

▪ 1 çay bardağı hindistancevizi yağı
▪ yarım çay bardağı badem yağı
▪ 2 E vitamini kapsülü
▪ 1 yemek kaşığı bal mumu
▪ 1 yemek kaşığı havuç rendesi

 Hazırlanışı ;

Tüm malzemeleri bir kaba alın ve homojen bir kıvama gelinceye kadar karıştırın. Daha iyi bir kıvam tutturmak için öncesinde hindistancevizi yağını ve badem yağını biraz ısıtıp E vitamini kapsüllerini içine koyup birbirine geçmesini sağlayıp daha sonra diğer malzemeleri ilave edebilirsiniz.
Havuç rendesi yerine de 2 yemek kaşığı taze havuç suyu kullanabilirsiniz.

Hazırladığınız karışımı cam bir kavanoza alıp ağzını kapatın. Serin ve karanlık bir yerde muhafaza etmeyi unutmayın.

 Evde Güneş Kreminin Zararları Var Mı?

 Kimyasal ve hormon bozan ürünlere kıyaslandığında ev yapımı güneş koruyucuların zararı yok denecek kadar azdır. Çünkü satın aldığınız güneş kremleri deriye nüfuz ederken, ev yapımı güneş kremleri sadece bir tabaka oluşturur ve bu haliyle de çok zararı olmaz.

 Güneş ışınlarının zararları etkilerinden korunmaya çalışırken güneşin yararlarını da yok saymamak gerekiyor. Bazı vitaminleri harekete geçirmek için güneş ışınlarına ihtiyacımız vardır. Çocukların büyüyüp gelişmesi için de yine güneş gereklidir.
Burda dikkat edilmesi gereken konu hangi saatlerde vucudumuzu güneşe maruz bırakmamız gerektiğidir.
Güneşin ilk doğduğu saatlerden başkayarak, saat 11 e kadar ki olan kısım bizim için doğru zamanlardır. Güneş bu saatlerde çok yakmayacak ve cildimize zarar vermeyecektir.

Güneşin yararlı etkilerini gözardı eder ve tamamen kendimizi güneşe kapatırsak ileriki yaşlarda farklı sorunlar ile karşılaşmamız muhtemel sondur. Yine çocuklar için de güneş ışığı önemlidir bunu tekrar vurgulamakta fayda var.

BAĞIRSAK KURDU BELİRTİLERİ

BAĞIRSAK KURDU BELİRTİLERİ

 


BAĞIRSAK KURDU BELİRTİLERİ 

Bağırsaklarımızda yaşayan organizmalar vardır ve bunlar  sağlığımızı olumsuz  anlamda etkiliyor.
Bağırsaktaki bu organizmaları dökmek için ise alternatif yollar vardır. Bu alternatifler genellikle bitki çayları olsa da bağırsak kurtlarını temizleyen yiyecekler de vardır.

Bağırsak kurtlarının dökülmesini sağlayan bazı bitkiler:
*Anason

*Ceviz

*Karanfil yağı

*Hindistan cevizi yağı

*Nane

*Greyfurt

*Kekik yağı veya kekik çayı

*Üzüm

*Kabak çekirdeği

A vitamini vücudun parazitleri temizlemesi aşamasında rol üstlenir. Bu sebeple A vitamini içeren beslenme düzeni ayarlamanız bağırsak kurtlarından kısa sürede kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Kahve, şeker ve alkolden ise kesinlikle uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Sarımsak her ne kadar her derde deva olsa da bağırsak kurtları söz konusu olduğunda yan etiler oluşturabilir. Bu sebeple sarımsak tüketimini azaltmanız daha faydalı olacaktır.

Yoğurt tüketimini arttırın. Yoğurt yiyerek yararlı bakterilerin çoğalmasını sağlayabilirsiniz. C vitamini ve B vitamini alımını arttırın. C ve B vitamini içeren besinler tüketin ve diyetinize entegre edin. Son olarak çiğ et veya çiğ balık tüketimini azaltın hatta mümkünse hiç tüketmeyin.

Belirtiler
Bağırsaklarınızda parazit veya solucan olup olmadığını anlamak aslında basittir. Eğer ishal, kusma, başağrısı, yorgunluk ve benzeri semptomlarınız varsa muhtemelen bağırsklarınızda parazitlenme vardır. Yine aynı şekilde mide krampları ve karın ağrısı da bağırsak kurtlarının bilinen belirtilerindendir. bu belirtiler varsa mutlaka bir doktora başvurun.

7 Ağustos 2024 Çarşamba

KRONİK YORGUNLUK

KRONİK YORGUNLUK

 


KRONİK YORGUNLUK 

Aşırı çalışma, günün sonunda kişiyi yorgun ve enerjisiz bırakır. Ayrıca, uyku eksikliği veya aşırı içme de aynı etkiye sahip olabilir. Bunlar, bir kişinin sıklıkla yaşadığı yaygın yorgunluğun nedenleridir.Tükenmişlikdiğer semptomlara kıyasla çok önemsiz bir semptom gibi geliyor. Ancak gün içinde yaşanan yorgunluk, kişinin üretkenliğini ciddi şekilde etkileyebilecek bir durumdur. Bazı insanlar bir aktivite başlatmayı zor bulabilir; diğerleri bir aktiviteye başladıktan hemen sonra kendilerini yorgun hissedebilirler. Yine de diğerleri fiziksel yorgunluktan çok zihinsel yorgunluk yaşar ve bir süre sonra konsantre olmakta zorlanır.

Fiziksel yorgunluk genellikle vücut hücrelerine oksijen verilmemesi ile ilişkilidir. Bu nedenle, kalbin pompalama hareketinin azalması, kanın oksijen taşıma kapasitesinin azalması veya bir akciğer sorunu nedeniyle kanın oksijenlenmesinin azalması nedeniyle yorgunluk meydana gelebilir.

Yorgunluğun nedeni, çok hafif bir hastalıktan kanser gibi çok ciddi bir hastalığa kadar değişebilir. Hemen hemen her sağlık durumu çeşitli derecelerde yorgunluğa neden olabilir. Aşağıda kronik yorgunluğun yaygın nedenlerinden bazıları listelenmiştir:

Tiroid bozuklukları : Tiroid bozuklukları, kadınlarda yorgunluğun yaygın nedenleridir. Hem yüksek hem de düşük tiroid hormon seviyeleri hastayı günün sonunda yorgun bırakır. Düşük tiroid seviyeleri uyuşukluk ve kilo alımı ile sonuçlanırken, yüksek tiroid hormon seviyeleri çarpıntı ve kilo kaybına neden olur.

Anemi : Vücut, kırmızı kan hücreleri tarafından taşınan tüm hücresel işlevler için oksijene ihtiyaç duyar. Toplam kırmızı kan hücresi sayısının düşük olduğu bir durum olan anemi, yorgunluğa neden olur. Hasta ayrıca solgun görünür.

Kalp yetmezliği : Kalp yetmezliği gibi kalp rahatsızlıkları, vücudun farklı bölgelerine kan akışının azalmasına neden olur. Bu nedenle hasta, hafif aktiviteden sonra bile bazen yorgun hisseder. Hasta, nefes darlığı ve ayaklarda şişme belirtileri gösterebilir.

Hepatit : Genellikle sarılıkla ilişkili bir karaciğer enfeksiyonu olan hepatit, hastayı yorgun ve uykulu bırakır. Cilt ve gözler sarı görünür. İdrar da koyu sarı renkte görünür.

Akciğer hastalığı : Akciğer hastalıkları, kanın oksijenlenmesinin azalmasına ve yorgunluğa neden olur. Hasta öksürük ve nefes darlığı gibi başka semptomların varlığını gösterir.

Uyku apnesi : Uyku apnesi, kişinin gece horlaması ve geçici olarak nefesinin durması durumudur. Böylece hasta tam bir gece uykusu alamamakta ve ertesi gün tamamen yorgun düşmektedir.

Kalıcı ağrı : Artrit ve sinir iltihabı gibi durumlardan kaynaklanan kalıcı bir ağrı hissi aşırı yorgunluğa neden olur.

Kanser : Kanser, yorgunluğun en ciddi nedenlerinden biridir. Yorgunluğun nedeni tam olarak belirlenemezse, kanseri ekarte etmek için kişiyi değerlendirmek daha iyidir. Kanser genellikle ani kilo kaybı ile ilişkilidir.

İlaçlar : Yorgunluk şikayeti olan hastalarda ilaç alımının değerlendirilmesi gerekir. Beta blokerler gibi yüksek tansiyon için kullanılan ilaçlar kalp fonksiyonlarını etkileyebilir ve yorgunluğa neden olabilir. Benzer şekilde, sakinleştiriciler de gündüz yorgunluğuna neden olabilir.

Psikolojik bozukluklar : Depresyon ve anksiyete gibi psikolojik bozukluklar zihinsel yorgunluğa ve konsantrasyon güçlüğüne neden olabilir.

Diğer durumlar : Yorgunlukla ilişkili olabilecek diğer durumlar, otoimmün hastalıklar, enfeksiyonlar, böbrek hastalıkları ve kas veya sinir hastalıklarıdır.

Kronik yorgunluk sendromu : Kronik yorgunluk sendromu, en az 6 ay süren ve altta yatan herhangi bir nedene bağlanamayan şiddetli yorgunluk hissidir. Yorgunluk yatak istirahati ile geçmez. Tanı, yorgunluğun diğer olası nedenleri ekarte edilerek konur.

6 Ağustos 2024 Salı

ŞALGAMIN FAYDALARI

ŞALGAMIN FAYDALARI

 


ŞALGAMIN FAYDALARI NELERDİR?

Şalgam suyunu sever misiniz? Şalgam suyu özellikle Adana'da çokca tüketilen bir içecektir. Sağlık açısından faydası saymakla bitmeyen şalgamın faydalarını öğrendiğinizde eminiz sizler de evlerinizden ve sofralarınızdan eksik etmeyeceksiniz. Şalgam suyu herkesin damak tadına uyan bir içecek değil fakat bir kez alıştığınızda da asla vazgeçemeyeceğiniz bir içecektir. Şalgam sadece tadı açısından değil faydaları için de sıkça tüketilir.

Şalgam suyu sindirim sistemini düzenlemekten iltihap kurutmaya kadar birçok problemin çözümünde tavsiye edilen ve tercih edilen bir içecektir. Şalgam suyunu sabahları aç karnına tükettiğinizde sindirimi düzenler ve bu yönüyle de kilo vermenize yardımcı olur. İçerisinde bulunan minareller vücut direncini arttırır.  Şalgam suyu romatizmaya, vücuttaki iltihabın yok edilmesine, sinir sisteminin düzenlenmesinde de etkilidir. Şalgam suyunu böbrek taşı problemi yaşayanlar da sıkça tercih ediyor. Her akşam bir bardak tüketerek böbrek taşı problemini iyileştirebilirsiniz.

Şalgam suyunu diş apsesi probleminde de kullanabilirsiniz. Diş apsesi probleminiz varsa yatmdan önce yarım çay bardağı şalgam suyuyla gargara yapabilirsiniz. Ağır yemeklerden sonra veya yemeğin yanında 1 bardak şalgam suyu tüketmek, yediğiniz yemeği sindirmenize de yardımcı olacaktır.

Şalgam suyu bol miktarda C vitamini barındırır. C vitamini eksikliği veya kan eksikliğine bağlı yorgunluk ve halsizlik yaşıyorsanız hergün bir veya iki bardak şalgam suyu tüketebilirsiniz. Şalgam suyunun yanında tanelerini de tüketerek şalgamdan alabileceğiniz maksimum verimi alabilirsiniz.


5 Ağustos 2024 Pazartesi

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU

 


İDRAR YOLU ENFEKSİYONU BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

İdrar yolu enfeksiyonu en yaygın ikinci enfeksiyondur. İdrar yolu enfeksiyonu zararlı bakteriler idrar yoluna girip iltihaplanmaya neden olduğunda ortaya çıkar. İdrar aslında sterildir fakat bakteriler işin içine girdiğinde enfeksiyona neden olur. İdrar yolu enfeksiyonu altı ayda ikiden fazla tekrar ederse bu kronik idrar yolu enfeksiyonu olarak kabul edilir. Kronik idrar yolu enfeksiyonu en fazla kadınlar da görülür. Bunun başlıca sebepleri iç çamaşırları, pedler veya kullanılan peçeteler olabilir.

 Bakteriler dışarıdan idrar yolundan içeri girer ve enfeksiyona sebep olur. İçeride kalan bakteriler de tekrar bir enfeksiyona ve devamında da  kronik idrar yolu enfeksiyonuna sebep olur. İdrar yolu enfeksiyonlarının belirtileri, sık idrara çıkma, yanan bulanık ve renksiz idrar, kanlı idrar veya ateş. 

Kronik idrar yolu enfeksiyonuna sebep olan durumlar:

*Böbrek ve mesane taşlar

*Diyabet

*Geçirilmiş idrar yolu ameliyatı

*Cinsel aktivite

*Bazı doğum kontrol türleri

*Doğuştan idrar yolu problemi yaşamak

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU DOĞAL TEDAVİLER
İdrar yolu enfeksiyonu antibiyotiklerle kolayca tedavi edilebiliyor fakat doğal yollarla da idrar yolu enfeksiyonunu tedavi etmek mümkün.

MAYDANOZ

Maydanoz idrar söktürücü özelliği ile bilinen bir bitkidir. Maydanozu kür şeklinde de tüketebilirsiniz veya limon eşliğinde yiye de bilirsiniz.

SOĞAN KÜRÜ

Soğan antibiyotik özelliği ile zaten bildiğimiz bir sebzedir. Soğan suyunu bazen miyomlar ve kistler, bazen kilo vermek bazen de enfeksiyonlar için kullanabiliyoruz. Soğan kürünün hazırlanışı oldukça basittir. 1 soğanı dörde bölüp 1 bardak su ile kaynatın ve ılık iken hızlıca tüketin. Hergün taze olarak hazırlamanız etkisini arttırır.

LİMON 

Limon ya c vitamini antioksidan özelliği ile ön plana çıkan sebzelerden birtanesidir. Limonu da yine soğan kürü gibi birçok problemde ilk alternatif olarak seçeriz. Sabahları aç karnına bir bardak ılık suya yarım limon sıkarak tüketirseniz idrar yolu enfeksiyonunu iyi bir şekilde tedavi edecektir.

YEŞİL ÇAY

Yeşil çay da  antioksidan özellikler içerir. Bu sebeplerden de her sabah ve her akşam birer fincan yeşil çay tüketebilirsiniz.

KANTARON YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

KANTARON YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

 


KANTARON YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Son yıllarda bitkisel yağlara raģbet giderek arttı. Bunun sebebi insanların artık doğal yöntemleri daha güvenilir bulmalarıdır. Çünkü kimyasallar hayatımızın her alanına nüfuz etmişken, doğal kalabilen 3-5 birseyden biri de bitkisel yağlar. Elbette onların da içerisine pamuk yağı gibi yağlar karıştırılıyor fakat doğal halini bulmak da mevcut. 

Kantaron yağı son dönemlerin en çok kullanılan yağlarından biri. Peki bu kantaron yağı ne işe yarıyor? İşte kantaron yağının faydaları;

REGL İKEN SAÇ BOYAMAK

REGL İKEN SAÇ BOYAMAK

 


REGL DÖNEMİNDE SAÇ BOYANIR MI?

Yıllardır en çok araştırılan ve merak edilen konulardan biri regl iken saçarın boyanıp boyanmayacağıdır. Bu konuda birçok bilgi var fakat doğruluğu konusunda çokca görüş farklılıkları mevcuttur.Genel inanış ise regl iken saç boyanması halinde, saçın istenilen rengi almayacağı yönündedir ve bu yönüyle de regl iken saçın boyanmaması gerektiği savunulmaktadır. Fakat bunun gerçekliği konusunda bir teyit veya bilimsel bir açıklama yoktur. Peki regl iken saç boyanır mı boyanmaz mı?

Regl iken saç boyanır mı sorusunun cevabı aslında saçın nasıl boyanacağına göre değişkenlik gösterir. Bize göre, saç renginin tam tutmayacağı iddası doğru değildir. Bu sebeple de regl iken saç boyanırsa, diğer günlerde boyanması arasında fark olmaz. Peki bir fark yok ise regl iken saçın boyanmaması gerektiği neye dayandırılıyor?

REGL İKEN SAÇ BOYANIR MI? NASIL BOYANIR?

Regl iken saç boyanır mı sorusunun cevabı saçı nerede ve nasıl boyanacağına bağlıdır. Eğer saçınızı evde kendiniz boyayacaksanız mümkün ise saçlarınızı öne doğru atıp yıkayın. Bunun sebebi ise regl döneminde vücudumuz hassas ve rahim açık olduğu için mikrop kapma riskimiz daha yüksektir. Bu nedenle de eğer çok acil bir durum yaşamıyorsanız saçlarınızı reglden sonra boyamayı tercih edebilirsiniz. 

Regl iken saç boyanır mı sorusuna cevabımız, eğer kendiniz boyayacaksanız boyamayın. Ama yine de kesin boyayacaksanız saçlarınızı öne atarak durulayın ve boyayı saçtan tamamen arındırmadan vücudunuzla temas ettirmeyin. Eğer saçlarınızı kuaförde boyatacaksanız ozaman bir problem yoktur. Yani regl iken saçın boyanmaması gerektiği konusu eğer evde boyamayacaksanız doğru değildir. Kuaförde gönül rahatlığı ile saçlarınızı boyayabilirsiniz.

4 Ağustos 2024 Pazar

BİBERİYE ÇAYININ FAYDALARI

BİBERİYE ÇAYININ FAYDALARI

 


BİBERİYE ÇAYININ FAYDALARI 

Bitki çaylarının sağlık açısından birçok faydası vardır. Özellikle alternatif tıpta en çok öne çıkan bitkisel çaylardır. Biberiye çayı da şifa deposu bitkisel çaylardan birtanesidir. İşte biberiye çayının bilmediğiniz faydaları;

Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur
Bağırsakları temizler
Sindirimi düzenler
Bağışıklık sistemini düzenler ve güçlendirir
Stresi azaltır
Kan dolaşımını hızlandırır
Saç dökülmesini durdurur
Cildi güzelleştirir
Biberiye çayını günde bir fincan tüketebilirsiniz.

KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER

KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER

 


KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER 

KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER
 Kansızlık problemi beraberinde başka problemler de getiriyor.
Kan eksikliğinden kaynaklı olarak saç dökülmesi, halsizlik, baş ağrıları vb. Bunlar aynı zaman da hayat kalitemizi de etkileyen faktörlerdir. Her sabah yorgun uyanmak, verimsizlik de yine kansızlığın hayat  standartlarımızı düşüren faktörlerindendir. 

 Kansızlığa iyi gelen besinlerin başında keçi boynuzu, kuru incir, kuru erik, tahin helvası, muz vb. geliyor. 
 Her sabah bir kaşık keçi boynuzu pekmezi tüketirseniz kan oluşumunu hızlandırabilirsiniz. Kuru incir veya kuru erik de yine her sabah tüketildiğinde kan oluşumuna büyük fayda sağlayacaktır. C vitamini içeren meyve ve sebzelerin kan oluşumunda büyük etkileri vardır. Bunlardan limon en etkili sebzelerden biridir. Her sabah bir bardak suya birkaç damla limon damlatıp içerseniz hem ph dengesini düzenler hem de kan hücresi oluşumuna da destek olur. C vitaminini yeşil sebzelerden de alabilirsiniz. C vitaminini brokoliden alarak hem kan değerlerinizi düzenleyebilir hem sağlıklı  beslenebilirsiniz. 

 Meyve ve sebzelerin yanı sıra düzenli aralıklarla kırmızı et tüketilmeli, karides  gibi deniz ürünleri de diyete eklenmelidir. Nohut, fasulye, fındık, ceviz ve yer fıstığı da yine kansızlık yaşayanların tercih etmesi gereken besinlerdir.
 Bunların yanı sıra süt ve süt üretimi besinler de yeterli miktarda tüketilmelidir.

YAŞLANMA GECİKTİRİCİ MASKE

YAŞLANMA GECİKTİRİCİ MASKE

 


YAŞLANMA KARŞITI MASKE

Cildimiz çoğu zaman yaş alarak yaşlanma belirtileri gösterse de bazen erken yaşlarda da bu belirtiler ortaya çıkmaya başlayabilir. Bunun birçok sebebi vardır. Yanlış ürün kullanımları, cildi fazlasıyla yormak, yeterli sıvı tüketmemek, iyi beslenmemek, cildi kozmetik ürünlerden arındırmamak, stres gibi birçok etken erken yaşlanma belirtilerine neden olabilir. Eğer cildinizde erken yaşlanma belirtileri görüyorsanız veya yaşa bağlı olarak cildiniz yaşlanmaya başladıysa korkmayın. Bu belirtileri düzenli bakımlarla azaltabilirsiniz. 

Cildin kırışmasında ve sarkmasında birçok yanlış davranışın etkili olduğunu söyledik. Yaşlanma belirtilerini yok etmek için de elbette ilk olarak bu yanlışlara bir son vermemiz gerekiyor. Basit gibi gözükse de asla makyaj ile yatmamalısınız. Bu belki en basit ama en çok etki eden davranıştır. Cildinizi daima temiz tutmalı ve gözenekleri tıkayacak davranışlardan uzak durmalısınız.
Buna ek olarak diyetinize vitaminleri dahil etmeli ve bol sıvı tüketimini gözardı etmemelisiniz. Cildin nem dengesini korumak önemlidir. Yeterince nemlenmeyen cilt daha kolay kırışır ve sarkar. Cildinizi düzenli bir şekilde nemlendirmelisiniz. Bunlara ek olarak elbette evde kendiniz de yaşlanma karşıtı bakım maskeleri hazırlayabilirsiniz. 

YAŞLANMA KARŞITI MASKE TARİFİ


Evde yaşlanma karşıtı maske hazırlamak oldukça kolaydır. Tek ihtiyacınız olan 2 yemek kaşığı yağsız yoğurt, 1 tatlı kaşığı hakiki zeytinyağı ve bir tatlı kaşığı bal. Bu ürünleri bir kasede birleştirip iyice karıştırın ve temizlenmiş cildinize, boynunuz da dahil olmak üzere uygulayın. 10 dakika kadar bekletin ve yıkayın. Bu maskeyi haftada 3 gün uygulayabilirsiniz.

3 Ağustos 2024 Cumartesi

EVDE PROFESYONEL SAÇ BOYAMA

EVDE PROFESYONEL SAÇ BOYAMA

 


EVDE PROFESYONEL SAÇ BOYAMA NASIL YAPILIR?

Dönem dönem saç rengimizden sıkılır yeni bir görüntüye bürünmek isteriz. Yeni bir görüntü deyince de akla ilk gelen kısım genelde saçlarımız olur. Saçlarımızı ya keseriz ya da boyamak isteriz. Bazen de her ikisi bir arada olur. Saç kesimi için kendimizi kuaförlerin şefkatli kollarına bırakırız ve gerisine karışmayız. Fakat söz konusu saç boyamak olduğunda orda birkaç kez düşünmemiz gerekir. Önce bize yakışacak saç renklerini belirlemeye çalışırız daha sonra o rengin numarasını araştırırız ve en sonunda da güvendiğimiz bir markaya yöneliririz. Fakat saç rengi seçmek ve boya markası seçmek maalesef işi tamamen bitirmiyor. Asıl zorlu süreç tam da bu adımlardan sonra başlıyor. Saçımı nasıl boyayacağım? Doğru tonu tutturabilecek miyim? Açıcı kullanmalı mıyım? Kuaföre gitsem daha mı iyi olur? 

Tüm bu sorular arasında boğulurken bazen saçımızı boyamaktan bile vazgeçebiliyoruz. Kuaföre gitmek her ne kadar daha basit görünse de emin olun kuaförden istemediğiniz bir tonla çıkmak daha olası.
Yanmış saçlar da cabası. Evde saç boyamak sanıldığı kadar korkutucu değildir. Aksine kendi istediğiniz tonu tutturabilme ihtimaliniz çok daha yüksektir. Şimdi evde profesyonel saç boyama nasıl yapılır anlatmaya başlayalım.

Evde saç boyamaya karar verdiyseniz öncelikle saç zemininizin boyadaki rengi yansıtıp yansıtamayacağını doğru analiz etmelisiniz. Koyu bir saç zemininiz varsa platin sarısı beklemeniz çok da normal bir beklenti olmaz. Bu durumda yapılması gereken herşeyden önce saçı açmaktır. Saç açma kısmı oldukça dikkat isteyen bir aşamadır. Sürenizi doğru ayarlayamazsanız saçlarınız çok fazla zarar görebilir. Bu riski almaya değmez kuaföre gitmek daha mantıklı dediğinizi duyar gibiyim. Fakat kuaförde çok daha fazla hasar yaşayacağınızı unutmayın. Kuaförler istediğiniz rengi size verir ve eve gönderir. Saçtaki hasar ise ilk yıkamadan itibaren görülmeye başlar. Bu nedenle evde kendiniz saçınızı açmayı denemelisiniz. Peki evde nasıl saçınızı açabilirsiniz?

Evde saç rengi açma işlemi dikkat gerektiren bir nokta. Güvendiģiniz bir açıcı markasını alıp karışımı hazırlayın. Açıcı herzaman uçlardan diplere doğru uygulanmalıdır ve asla saçın tam dibine uygulanmamalıdır. Saç derinize yaklaştırmadan bir parmak mesafede açıcı sürmeyi bırakın. Merak etmeyin ton farklılığı olmayacak çünkü saçın tepesi herzaman deriye daha yakın olduğu için daha hızlı boyayı alır. 

Açıcıyı tüm saçınıza uyguladıktan sonra bir bone takın ve 25 30 dakika kadar bekleyin. Kuaförde bazen bu süreler 1 saate kadar çıkabiliyor fakat bu saçın kökünden kopmasına bile sebebiyet verebilir. Biz saçımızı en az hasarla istediğimiz tona boyamak istiyoruz. Ara ara saçlarınızı boneden bir tutam olacak şekilde çıkararak ne kadar açıldığına bakabilirsiniz. Sizin için yeterli seviyede açıldığında daha fazla beklemenize gerek yok. Saçlarınızı yıkayabilirsiniz.

Saçlarınızı yıkayıp kuruttuktan sonra isterseniz hemen, isterseniz de 1 gün sonra boyama işlemine geçebilirsiniz fakat bizim tavsiyemiz hemen boyanması yönündedir. Bir boya kabına aldığınız boyayı saçlarınıza yetecek kadar koyun ve homojen bir hâle gelene kadar karıştırın. Dilerseniz boya kutularından çıkan boya şişesini de kullanabilirsiniz fakat boyanın eşit dağılması ve renk eşitsizliği yaşanmaması için boya kabı kullanmanız daha iyi olacaktır.
Hazırladığınız boyayı yine uçlardan diplere doğru uygulamaya başlayın. Uçlardan başlanılmasının bir diğer sebebi ise uç kısımlarının daha koyu ve zor renk almasıdır. 

Tüm boyayı saçlarınıza uyguladıktan sonra geniş ağızlı bir tarak ile saçlarınızı tarayarak tüm boyayı eşit bir şekilde saçlarınıza dağıtın. Tekrar bonenizi takın ve kutunun üzerinde yazan süreyi bekleyin. Süreniz dolduktan sonra artık saçlarınızı yıkayabilirsiniz. 

Saçlarınızı yıkarken çok sıcak su kullanmayın ve sadece 1 kez şampuanlayın. Çünkü boyanın büyük kısmı ilk yıkamada akar. Boyanın daha kalıcı ve canlı olması için ılık su kullanmalısınız. Saçlarınızı yıkarken bakım kremlerinizi kullanmayı ihmal etmeyin. Her ne kadar saçı yıpratmamak ilk hedefimiz olsa da açıcı saçı kurutacaktır. Bu sebeple duştan çıktıktan sonra da saç bakımına devam edin. 

Saçlarınızın boyamadan sonra daha sağlıklı olması için bitkisel yağlar kullanabilirsiniz. Özellikle uç kısımlarına ve boylarına tatlı badem yağı, hindistan cevizi yağı veya zeytin yağı uygulayabilirsiniz. Bu yağlar saçlarınızı besleyerek boyanın daha da canlı ve parlak görünmesini sağlayacaktır.