7 Ağustos 2024 Çarşamba

KRONİK YORGUNLUK

KRONİK YORGUNLUK

 


KRONİK YORGUNLUK 

Aşırı çalışma, günün sonunda kişiyi yorgun ve enerjisiz bırakır. Ayrıca, uyku eksikliği veya aşırı içme de aynı etkiye sahip olabilir. Bunlar, bir kişinin sıklıkla yaşadığı yaygın yorgunluğun nedenleridir.Tükenmişlikdiğer semptomlara kıyasla çok önemsiz bir semptom gibi geliyor. Ancak gün içinde yaşanan yorgunluk, kişinin üretkenliğini ciddi şekilde etkileyebilecek bir durumdur. Bazı insanlar bir aktivite başlatmayı zor bulabilir; diğerleri bir aktiviteye başladıktan hemen sonra kendilerini yorgun hissedebilirler. Yine de diğerleri fiziksel yorgunluktan çok zihinsel yorgunluk yaşar ve bir süre sonra konsantre olmakta zorlanır.

Fiziksel yorgunluk genellikle vücut hücrelerine oksijen verilmemesi ile ilişkilidir. Bu nedenle, kalbin pompalama hareketinin azalması, kanın oksijen taşıma kapasitesinin azalması veya bir akciğer sorunu nedeniyle kanın oksijenlenmesinin azalması nedeniyle yorgunluk meydana gelebilir.

Yorgunluğun nedeni, çok hafif bir hastalıktan kanser gibi çok ciddi bir hastalığa kadar değişebilir. Hemen hemen her sağlık durumu çeşitli derecelerde yorgunluğa neden olabilir. Aşağıda kronik yorgunluğun yaygın nedenlerinden bazıları listelenmiştir:

Tiroid bozuklukları : Tiroid bozuklukları, kadınlarda yorgunluğun yaygın nedenleridir. Hem yüksek hem de düşük tiroid hormon seviyeleri hastayı günün sonunda yorgun bırakır. Düşük tiroid seviyeleri uyuşukluk ve kilo alımı ile sonuçlanırken, yüksek tiroid hormon seviyeleri çarpıntı ve kilo kaybına neden olur.

Anemi : Vücut, kırmızı kan hücreleri tarafından taşınan tüm hücresel işlevler için oksijene ihtiyaç duyar. Toplam kırmızı kan hücresi sayısının düşük olduğu bir durum olan anemi, yorgunluğa neden olur. Hasta ayrıca solgun görünür.

Kalp yetmezliği : Kalp yetmezliği gibi kalp rahatsızlıkları, vücudun farklı bölgelerine kan akışının azalmasına neden olur. Bu nedenle hasta, hafif aktiviteden sonra bile bazen yorgun hisseder. Hasta, nefes darlığı ve ayaklarda şişme belirtileri gösterebilir.

Hepatit : Genellikle sarılıkla ilişkili bir karaciğer enfeksiyonu olan hepatit, hastayı yorgun ve uykulu bırakır. Cilt ve gözler sarı görünür. İdrar da koyu sarı renkte görünür.

Akciğer hastalığı : Akciğer hastalıkları, kanın oksijenlenmesinin azalmasına ve yorgunluğa neden olur. Hasta öksürük ve nefes darlığı gibi başka semptomların varlığını gösterir.

Uyku apnesi : Uyku apnesi, kişinin gece horlaması ve geçici olarak nefesinin durması durumudur. Böylece hasta tam bir gece uykusu alamamakta ve ertesi gün tamamen yorgun düşmektedir.

Kalıcı ağrı : Artrit ve sinir iltihabı gibi durumlardan kaynaklanan kalıcı bir ağrı hissi aşırı yorgunluğa neden olur.

Kanser : Kanser, yorgunluğun en ciddi nedenlerinden biridir. Yorgunluğun nedeni tam olarak belirlenemezse, kanseri ekarte etmek için kişiyi değerlendirmek daha iyidir. Kanser genellikle ani kilo kaybı ile ilişkilidir.

İlaçlar : Yorgunluk şikayeti olan hastalarda ilaç alımının değerlendirilmesi gerekir. Beta blokerler gibi yüksek tansiyon için kullanılan ilaçlar kalp fonksiyonlarını etkileyebilir ve yorgunluğa neden olabilir. Benzer şekilde, sakinleştiriciler de gündüz yorgunluğuna neden olabilir.

Psikolojik bozukluklar : Depresyon ve anksiyete gibi psikolojik bozukluklar zihinsel yorgunluğa ve konsantrasyon güçlüğüne neden olabilir.

Diğer durumlar : Yorgunlukla ilişkili olabilecek diğer durumlar, otoimmün hastalıklar, enfeksiyonlar, böbrek hastalıkları ve kas veya sinir hastalıklarıdır.

Kronik yorgunluk sendromu : Kronik yorgunluk sendromu, en az 6 ay süren ve altta yatan herhangi bir nedene bağlanamayan şiddetli yorgunluk hissidir. Yorgunluk yatak istirahati ile geçmez. Tanı, yorgunluğun diğer olası nedenleri ekarte edilerek konur.

6 Ağustos 2024 Salı

ŞALGAMIN FAYDALARI

ŞALGAMIN FAYDALARI

 


ŞALGAMIN FAYDALARI NELERDİR?

Şalgam suyunu sever misiniz? Şalgam suyu özellikle Adana'da çokca tüketilen bir içecektir. Sağlık açısından faydası saymakla bitmeyen şalgamın faydalarını öğrendiğinizde eminiz sizler de evlerinizden ve sofralarınızdan eksik etmeyeceksiniz. Şalgam suyu herkesin damak tadına uyan bir içecek değil fakat bir kez alıştığınızda da asla vazgeçemeyeceğiniz bir içecektir. Şalgam sadece tadı açısından değil faydaları için de sıkça tüketilir.

Şalgam suyu sindirim sistemini düzenlemekten iltihap kurutmaya kadar birçok problemin çözümünde tavsiye edilen ve tercih edilen bir içecektir. Şalgam suyunu sabahları aç karnına tükettiğinizde sindirimi düzenler ve bu yönüyle de kilo vermenize yardımcı olur. İçerisinde bulunan minareller vücut direncini arttırır.  Şalgam suyu romatizmaya, vücuttaki iltihabın yok edilmesine, sinir sisteminin düzenlenmesinde de etkilidir. Şalgam suyunu böbrek taşı problemi yaşayanlar da sıkça tercih ediyor. Her akşam bir bardak tüketerek böbrek taşı problemini iyileştirebilirsiniz.

Şalgam suyunu diş apsesi probleminde de kullanabilirsiniz. Diş apsesi probleminiz varsa yatmdan önce yarım çay bardağı şalgam suyuyla gargara yapabilirsiniz. Ağır yemeklerden sonra veya yemeğin yanında 1 bardak şalgam suyu tüketmek, yediğiniz yemeği sindirmenize de yardımcı olacaktır.

Şalgam suyu bol miktarda C vitamini barındırır. C vitamini eksikliği veya kan eksikliğine bağlı yorgunluk ve halsizlik yaşıyorsanız hergün bir veya iki bardak şalgam suyu tüketebilirsiniz. Şalgam suyunun yanında tanelerini de tüketerek şalgamdan alabileceğiniz maksimum verimi alabilirsiniz.


5 Ağustos 2024 Pazartesi

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU

 


İDRAR YOLU ENFEKSİYONU BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

İdrar yolu enfeksiyonu en yaygın ikinci enfeksiyondur. İdrar yolu enfeksiyonu zararlı bakteriler idrar yoluna girip iltihaplanmaya neden olduğunda ortaya çıkar. İdrar aslında sterildir fakat bakteriler işin içine girdiğinde enfeksiyona neden olur. İdrar yolu enfeksiyonu altı ayda ikiden fazla tekrar ederse bu kronik idrar yolu enfeksiyonu olarak kabul edilir. Kronik idrar yolu enfeksiyonu en fazla kadınlar da görülür. Bunun başlıca sebepleri iç çamaşırları, pedler veya kullanılan peçeteler olabilir.

 Bakteriler dışarıdan idrar yolundan içeri girer ve enfeksiyona sebep olur. İçeride kalan bakteriler de tekrar bir enfeksiyona ve devamında da  kronik idrar yolu enfeksiyonuna sebep olur. İdrar yolu enfeksiyonlarının belirtileri, sık idrara çıkma, yanan bulanık ve renksiz idrar, kanlı idrar veya ateş. 

Kronik idrar yolu enfeksiyonuna sebep olan durumlar:

*Böbrek ve mesane taşlar

*Diyabet

*Geçirilmiş idrar yolu ameliyatı

*Cinsel aktivite

*Bazı doğum kontrol türleri

*Doğuştan idrar yolu problemi yaşamak

İDRAR YOLU ENFEKSİYONU DOĞAL TEDAVİLER
İdrar yolu enfeksiyonu antibiyotiklerle kolayca tedavi edilebiliyor fakat doğal yollarla da idrar yolu enfeksiyonunu tedavi etmek mümkün.

MAYDANOZ

Maydanoz idrar söktürücü özelliği ile bilinen bir bitkidir. Maydanozu kür şeklinde de tüketebilirsiniz veya limon eşliğinde yiye de bilirsiniz.

SOĞAN KÜRÜ

Soğan antibiyotik özelliği ile zaten bildiğimiz bir sebzedir. Soğan suyunu bazen miyomlar ve kistler, bazen kilo vermek bazen de enfeksiyonlar için kullanabiliyoruz. Soğan kürünün hazırlanışı oldukça basittir. 1 soğanı dörde bölüp 1 bardak su ile kaynatın ve ılık iken hızlıca tüketin. Hergün taze olarak hazırlamanız etkisini arttırır.

LİMON 

Limon ya c vitamini antioksidan özelliği ile ön plana çıkan sebzelerden birtanesidir. Limonu da yine soğan kürü gibi birçok problemde ilk alternatif olarak seçeriz. Sabahları aç karnına bir bardak ılık suya yarım limon sıkarak tüketirseniz idrar yolu enfeksiyonunu iyi bir şekilde tedavi edecektir.

YEŞİL ÇAY

Yeşil çay da  antioksidan özellikler içerir. Bu sebeplerden de her sabah ve her akşam birer fincan yeşil çay tüketebilirsiniz.

KANTARON YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

KANTARON YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

 


KANTARON YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Son yıllarda bitkisel yağlara raģbet giderek arttı. Bunun sebebi insanların artık doğal yöntemleri daha güvenilir bulmalarıdır. Çünkü kimyasallar hayatımızın her alanına nüfuz etmişken, doğal kalabilen 3-5 birseyden biri de bitkisel yağlar. Elbette onların da içerisine pamuk yağı gibi yağlar karıştırılıyor fakat doğal halini bulmak da mevcut. 

Kantaron yağı son dönemlerin en çok kullanılan yağlarından biri. Peki bu kantaron yağı ne işe yarıyor? İşte kantaron yağının faydaları;

REGL İKEN SAÇ BOYAMAK

REGL İKEN SAÇ BOYAMAK

 


REGL DÖNEMİNDE SAÇ BOYANIR MI?

Yıllardır en çok araştırılan ve merak edilen konulardan biri regl iken saçarın boyanıp boyanmayacağıdır. Bu konuda birçok bilgi var fakat doğruluğu konusunda çokca görüş farklılıkları mevcuttur.Genel inanış ise regl iken saç boyanması halinde, saçın istenilen rengi almayacağı yönündedir ve bu yönüyle de regl iken saçın boyanmaması gerektiği savunulmaktadır. Fakat bunun gerçekliği konusunda bir teyit veya bilimsel bir açıklama yoktur. Peki regl iken saç boyanır mı boyanmaz mı?

Regl iken saç boyanır mı sorusunun cevabı aslında saçın nasıl boyanacağına göre değişkenlik gösterir. Bize göre, saç renginin tam tutmayacağı iddası doğru değildir. Bu sebeple de regl iken saç boyanırsa, diğer günlerde boyanması arasında fark olmaz. Peki bir fark yok ise regl iken saçın boyanmaması gerektiği neye dayandırılıyor?

REGL İKEN SAÇ BOYANIR MI? NASIL BOYANIR?

Regl iken saç boyanır mı sorusunun cevabı saçı nerede ve nasıl boyanacağına bağlıdır. Eğer saçınızı evde kendiniz boyayacaksanız mümkün ise saçlarınızı öne doğru atıp yıkayın. Bunun sebebi ise regl döneminde vücudumuz hassas ve rahim açık olduğu için mikrop kapma riskimiz daha yüksektir. Bu nedenle de eğer çok acil bir durum yaşamıyorsanız saçlarınızı reglden sonra boyamayı tercih edebilirsiniz. 

Regl iken saç boyanır mı sorusuna cevabımız, eğer kendiniz boyayacaksanız boyamayın. Ama yine de kesin boyayacaksanız saçlarınızı öne atarak durulayın ve boyayı saçtan tamamen arındırmadan vücudunuzla temas ettirmeyin. Eğer saçlarınızı kuaförde boyatacaksanız ozaman bir problem yoktur. Yani regl iken saçın boyanmaması gerektiği konusu eğer evde boyamayacaksanız doğru değildir. Kuaförde gönül rahatlığı ile saçlarınızı boyayabilirsiniz.

4 Ağustos 2024 Pazar

BİBERİYE ÇAYININ FAYDALARI

BİBERİYE ÇAYININ FAYDALARI

 


BİBERİYE ÇAYININ FAYDALARI 

Bitki çaylarının sağlık açısından birçok faydası vardır. Özellikle alternatif tıpta en çok öne çıkan bitkisel çaylardır. Biberiye çayı da şifa deposu bitkisel çaylardan birtanesidir. İşte biberiye çayının bilmediğiniz faydaları;

Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur
Bağırsakları temizler
Sindirimi düzenler
Bağışıklık sistemini düzenler ve güçlendirir
Stresi azaltır
Kan dolaşımını hızlandırır
Saç dökülmesini durdurur
Cildi güzelleştirir
Biberiye çayını günde bir fincan tüketebilirsiniz.

KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER

KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER

 


KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER 

KANSIZLIĞA İYİ GELEN BESİNLER
 Kansızlık problemi beraberinde başka problemler de getiriyor.
Kan eksikliğinden kaynaklı olarak saç dökülmesi, halsizlik, baş ağrıları vb. Bunlar aynı zaman da hayat kalitemizi de etkileyen faktörlerdir. Her sabah yorgun uyanmak, verimsizlik de yine kansızlığın hayat  standartlarımızı düşüren faktörlerindendir. 

 Kansızlığa iyi gelen besinlerin başında keçi boynuzu, kuru incir, kuru erik, tahin helvası, muz vb. geliyor. 
 Her sabah bir kaşık keçi boynuzu pekmezi tüketirseniz kan oluşumunu hızlandırabilirsiniz. Kuru incir veya kuru erik de yine her sabah tüketildiğinde kan oluşumuna büyük fayda sağlayacaktır. C vitamini içeren meyve ve sebzelerin kan oluşumunda büyük etkileri vardır. Bunlardan limon en etkili sebzelerden biridir. Her sabah bir bardak suya birkaç damla limon damlatıp içerseniz hem ph dengesini düzenler hem de kan hücresi oluşumuna da destek olur. C vitaminini yeşil sebzelerden de alabilirsiniz. C vitaminini brokoliden alarak hem kan değerlerinizi düzenleyebilir hem sağlıklı  beslenebilirsiniz. 

 Meyve ve sebzelerin yanı sıra düzenli aralıklarla kırmızı et tüketilmeli, karides  gibi deniz ürünleri de diyete eklenmelidir. Nohut, fasulye, fındık, ceviz ve yer fıstığı da yine kansızlık yaşayanların tercih etmesi gereken besinlerdir.
 Bunların yanı sıra süt ve süt üretimi besinler de yeterli miktarda tüketilmelidir.

YAŞLANMA GECİKTİRİCİ MASKE

YAŞLANMA GECİKTİRİCİ MASKE

 


YAŞLANMA KARŞITI MASKE

Cildimiz çoğu zaman yaş alarak yaşlanma belirtileri gösterse de bazen erken yaşlarda da bu belirtiler ortaya çıkmaya başlayabilir. Bunun birçok sebebi vardır. Yanlış ürün kullanımları, cildi fazlasıyla yormak, yeterli sıvı tüketmemek, iyi beslenmemek, cildi kozmetik ürünlerden arındırmamak, stres gibi birçok etken erken yaşlanma belirtilerine neden olabilir. Eğer cildinizde erken yaşlanma belirtileri görüyorsanız veya yaşa bağlı olarak cildiniz yaşlanmaya başladıysa korkmayın. Bu belirtileri düzenli bakımlarla azaltabilirsiniz. 

Cildin kırışmasında ve sarkmasında birçok yanlış davranışın etkili olduğunu söyledik. Yaşlanma belirtilerini yok etmek için de elbette ilk olarak bu yanlışlara bir son vermemiz gerekiyor. Basit gibi gözükse de asla makyaj ile yatmamalısınız. Bu belki en basit ama en çok etki eden davranıştır. Cildinizi daima temiz tutmalı ve gözenekleri tıkayacak davranışlardan uzak durmalısınız.
Buna ek olarak diyetinize vitaminleri dahil etmeli ve bol sıvı tüketimini gözardı etmemelisiniz. Cildin nem dengesini korumak önemlidir. Yeterince nemlenmeyen cilt daha kolay kırışır ve sarkar. Cildinizi düzenli bir şekilde nemlendirmelisiniz. Bunlara ek olarak elbette evde kendiniz de yaşlanma karşıtı bakım maskeleri hazırlayabilirsiniz. 

YAŞLANMA KARŞITI MASKE TARİFİ


Evde yaşlanma karşıtı maske hazırlamak oldukça kolaydır. Tek ihtiyacınız olan 2 yemek kaşığı yağsız yoğurt, 1 tatlı kaşığı hakiki zeytinyağı ve bir tatlı kaşığı bal. Bu ürünleri bir kasede birleştirip iyice karıştırın ve temizlenmiş cildinize, boynunuz da dahil olmak üzere uygulayın. 10 dakika kadar bekletin ve yıkayın. Bu maskeyi haftada 3 gün uygulayabilirsiniz.

3 Ağustos 2024 Cumartesi

EVDE PROFESYONEL SAÇ BOYAMA

EVDE PROFESYONEL SAÇ BOYAMA

 


EVDE PROFESYONEL SAÇ BOYAMA NASIL YAPILIR?

Dönem dönem saç rengimizden sıkılır yeni bir görüntüye bürünmek isteriz. Yeni bir görüntü deyince de akla ilk gelen kısım genelde saçlarımız olur. Saçlarımızı ya keseriz ya da boyamak isteriz. Bazen de her ikisi bir arada olur. Saç kesimi için kendimizi kuaförlerin şefkatli kollarına bırakırız ve gerisine karışmayız. Fakat söz konusu saç boyamak olduğunda orda birkaç kez düşünmemiz gerekir. Önce bize yakışacak saç renklerini belirlemeye çalışırız daha sonra o rengin numarasını araştırırız ve en sonunda da güvendiğimiz bir markaya yöneliririz. Fakat saç rengi seçmek ve boya markası seçmek maalesef işi tamamen bitirmiyor. Asıl zorlu süreç tam da bu adımlardan sonra başlıyor. Saçımı nasıl boyayacağım? Doğru tonu tutturabilecek miyim? Açıcı kullanmalı mıyım? Kuaföre gitsem daha mı iyi olur? 

Tüm bu sorular arasında boğulurken bazen saçımızı boyamaktan bile vazgeçebiliyoruz. Kuaföre gitmek her ne kadar daha basit görünse de emin olun kuaförden istemediğiniz bir tonla çıkmak daha olası.
Yanmış saçlar da cabası. Evde saç boyamak sanıldığı kadar korkutucu değildir. Aksine kendi istediğiniz tonu tutturabilme ihtimaliniz çok daha yüksektir. Şimdi evde profesyonel saç boyama nasıl yapılır anlatmaya başlayalım.

Evde saç boyamaya karar verdiyseniz öncelikle saç zemininizin boyadaki rengi yansıtıp yansıtamayacağını doğru analiz etmelisiniz. Koyu bir saç zemininiz varsa platin sarısı beklemeniz çok da normal bir beklenti olmaz. Bu durumda yapılması gereken herşeyden önce saçı açmaktır. Saç açma kısmı oldukça dikkat isteyen bir aşamadır. Sürenizi doğru ayarlayamazsanız saçlarınız çok fazla zarar görebilir. Bu riski almaya değmez kuaföre gitmek daha mantıklı dediğinizi duyar gibiyim. Fakat kuaförde çok daha fazla hasar yaşayacağınızı unutmayın. Kuaförler istediğiniz rengi size verir ve eve gönderir. Saçtaki hasar ise ilk yıkamadan itibaren görülmeye başlar. Bu nedenle evde kendiniz saçınızı açmayı denemelisiniz. Peki evde nasıl saçınızı açabilirsiniz?

Evde saç rengi açma işlemi dikkat gerektiren bir nokta. Güvendiģiniz bir açıcı markasını alıp karışımı hazırlayın. Açıcı herzaman uçlardan diplere doğru uygulanmalıdır ve asla saçın tam dibine uygulanmamalıdır. Saç derinize yaklaştırmadan bir parmak mesafede açıcı sürmeyi bırakın. Merak etmeyin ton farklılığı olmayacak çünkü saçın tepesi herzaman deriye daha yakın olduğu için daha hızlı boyayı alır. 

Açıcıyı tüm saçınıza uyguladıktan sonra bir bone takın ve 25 30 dakika kadar bekleyin. Kuaförde bazen bu süreler 1 saate kadar çıkabiliyor fakat bu saçın kökünden kopmasına bile sebebiyet verebilir. Biz saçımızı en az hasarla istediğimiz tona boyamak istiyoruz. Ara ara saçlarınızı boneden bir tutam olacak şekilde çıkararak ne kadar açıldığına bakabilirsiniz. Sizin için yeterli seviyede açıldığında daha fazla beklemenize gerek yok. Saçlarınızı yıkayabilirsiniz.

Saçlarınızı yıkayıp kuruttuktan sonra isterseniz hemen, isterseniz de 1 gün sonra boyama işlemine geçebilirsiniz fakat bizim tavsiyemiz hemen boyanması yönündedir. Bir boya kabına aldığınız boyayı saçlarınıza yetecek kadar koyun ve homojen bir hâle gelene kadar karıştırın. Dilerseniz boya kutularından çıkan boya şişesini de kullanabilirsiniz fakat boyanın eşit dağılması ve renk eşitsizliği yaşanmaması için boya kabı kullanmanız daha iyi olacaktır.
Hazırladığınız boyayı yine uçlardan diplere doğru uygulamaya başlayın. Uçlardan başlanılmasının bir diğer sebebi ise uç kısımlarının daha koyu ve zor renk almasıdır. 

Tüm boyayı saçlarınıza uyguladıktan sonra geniş ağızlı bir tarak ile saçlarınızı tarayarak tüm boyayı eşit bir şekilde saçlarınıza dağıtın. Tekrar bonenizi takın ve kutunun üzerinde yazan süreyi bekleyin. Süreniz dolduktan sonra artık saçlarınızı yıkayabilirsiniz. 

Saçlarınızı yıkarken çok sıcak su kullanmayın ve sadece 1 kez şampuanlayın. Çünkü boyanın büyük kısmı ilk yıkamada akar. Boyanın daha kalıcı ve canlı olması için ılık su kullanmalısınız. Saçlarınızı yıkarken bakım kremlerinizi kullanmayı ihmal etmeyin. Her ne kadar saçı yıpratmamak ilk hedefimiz olsa da açıcı saçı kurutacaktır. Bu sebeple duştan çıktıktan sonra da saç bakımına devam edin. 

Saçlarınızın boyamadan sonra daha sağlıklı olması için bitkisel yağlar kullanabilirsiniz. Özellikle uç kısımlarına ve boylarına tatlı badem yağı, hindistan cevizi yağı veya zeytin yağı uygulayabilirsiniz. Bu yağlar saçlarınızı besleyerek boyanın daha da canlı ve parlak görünmesini sağlayacaktır.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ

 


MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ 

Magnezyum sağlığımız için önemli bir takviyedir.Magnezyum stresi azaltır, rahat uyumamıza yardımcı olur. Depresyon ve anksiyeteyi tedavi eder. Magnezyumun faydaları  saymakla bitmez. İşte bazıları ;

*Kemikleri güçlendirir

*Depresyon ve kaygıyı azaltır

*Migrenin şiddetini azaltır

*Daha iyi uyumanıza yardımcı olur

*Kilonuzu dengeler

*Sindirimi düzenler

*Cilt görünümünü iyileştirir

Magnezyumu nerelerden alırız?
Magnezyumu ilaç olarak dışarıdan alabileceğiniz gibi doğal besinlerden de alabilirsiniz. İşte magnezyum açısından zengin besinler;

*Fındık

*Kepekli  tahıllar

*Yeşil yapraklı sebzeler

*Süt

*Fasulye

*Yoğurt

*Mercimek

*Peynir

Magnezyum vücudumuz için oldukça önemlidir ve eksikliğinde vücudumuzda bazı  belirtileri olur. Peki magnezyum eksikliği yaşadığımızı nasıl anlarız?

Magnezyum eksikliği belirtileri nelerdir?
Düşük magnezyum genellikle seviye iyice düştüğü zaman belirtiler göstermeye başlar. İşte çok düşük magnezyum seviyesinin belirtileri şunlardır;

*Mide bulantısı

*Kabızlık

*Bacak krampları

*Baş ağrısı

*Zayıflama

*Ellerde ve bacaklarda uyuşma

*Titreme

*Kalp çarpıntısı

Eğer bu belirtileri yaşıyorsanız mutlaka bir doktora görünmeyi ihmal etmeyin. Belirtileri yaşamıyorsanız diyetinize magnezyum açısından zengin besinleri dahil  etmeyi unutmayın.

GÖZALTINDA MORLUK NEDEN OLUŞUR?

GÖZALTINDA MORLUK NEDEN OLUŞUR?

 


GÖZALTI MORLUKLARI NEDEN OLUŞUR?

Gözaltlarımız çeşitli sebeplerden kaynaklı kararır ve deforme olur. Bu koyu halkaların birden çok sebebi olabiliyor. Bunlardan bazıları kansızlık, vitamin eksikliği, çok fazla çay kahve tüketmek, az veya gereğinden fazla uyumak da yine gözaltlarımızda koyu halkaların oluşmasına sebep oluyor. 

Gözaltlarında oluşan halkaların sebebi bazen içeriden de olabiliyor. Anemi, genetik,  böbrek rahatsızlıkları, karaciğer problemleri, sinüzit, depresyon, enfeksiyonlar, demir eksikliği gibi durumlar da gözaltlarında morlukların kararmaların oluşmasına sebep olabilir.

Gözaltlarında oluşan koyulukları başta önemsemeyebiliyoruz fakat bu sandığımızdan daha ciddi bir problem teşkil edebiliyor olabilir. Özellikle son dönemlerde problemlerin sebebini anlamadan çözüm bulmaya çalışan insanların sayısı oldukça arttı. Evet gözaltlarınızda koyu halkalarınız var ama siz genel olarak bunu nasıl kapatabileceğinizin arayışına giriyorsunuz. Oysa problemin nereden kaynaklandığını bilerek sorunu kökünden çözebilirsiniz. 

Gözaltlarında oluşan koyuluklar genelde dış görünüş ile bağdaştırıldığı için hemen problemi kamufle yoluna gidebiliyoruz. Oysa ilk yapılması gereken doktora görünmek ve problemin
nereden kaynaklandığını saptamaya çalışmaktır. Eğer çok fazla uyuyorsanız veya antidepresanlardan kaynaklı sürekli ağır uyku halinde iseniz bu durum da yine halka oluşumunu tetikleyebilir. 

Gözaltı morluklarının birçoğu sigara ve kafein tüketiminden kaynaklı olabiliyor. bu durumda yapılması gereken bu iki zararlı maddeyi en aza indirmek hatta hiç tüketmemek. Bunun yerine bol su içmek. Sabahları bir bardak ılık suya yarım limon sıkıp için ve gözaltı halkalarınızın koyulaşmaların nasıl azaldığını ve koyulukların açılmaya başladığını görün. 

Gözaltı torbalarınız, kararmalarınız varsa bunu kapatıcılarla kapatmak yerine sorunun çözümüne odaklı bir tedaviye yönelmelisiniz. Eğer problem tamamen dışarıdan kaynaklı ise ozaman ürünler kullanabilir, maskelere veya bitkisel alternatiflere yönelebilirsiniz.

2 Ağustos 2024 Cuma

CİLT TONUNU EŞİTLEYEN MASKE

CİLT TONUNU EŞİTLEYEN MASKE

 


CİLT TONUNU EŞİTLEYEN MASKE TARİFİ 

Eşzamanlı olarak cildinizi tonlandırmanın, koparmalarla mücadele etmenin ve sivilce izlerini azaltmanın bir yolunu arıyorsanız, aloe vera jeli ve domates suyu yüz maskesini denemek isteyeceksiniz. Sivilce ile savaşmak çok kolaydır ve özellikle etkilidir.

ALOE VERA VE DOMATES SUYU YÜZ MASKESİ MALZEMELER
Aloe vera jeli
Domates suyu

ALOE VERA VE DOMATES SUYU YÜZ MASKESİ TARİF

Geniş bir karıştırma kabına 2 çorba kaşığı domates suyu ekleyin.
1 çorba kaşığı aloe vera jeli ekleyin.
İyice karıştırın.
Yüzünüzü ve boynunuzu ılık suyla ve yağsız bir temizleyiciyle yıkayarak makyajı çıkarın ve gözenekleri açın.
Maskeyi uygulayın ve 15 dakika kurumasını bekleyin.
Maskeyi ılık suyla durulayarak çıkarın.
Gözenekleri kapatmak ve sıkmak için cildinize soğuk su uygulayın.
Yüzünüzü yumuşak ve temiz bir havluyla kurulayın.

1 Ağustos 2024 Perşembe

SAÇ UZATAN SPREY YAPIMI

SAÇ UZATAN SPREY YAPIMI

 


SAÇ UZATAN SPREY YAPIMI 

Saç uzatmanın aslında doğal olan birçok yolu mevcut fakat bugün özellikle en çok tercih edilen yöntemleri konuşacağız. Bunlardan ilki soğan suyu. Soğan suyu saç uzatma ve bebek saçların oluşumunda en çok etki gösteren ürünlerin başında geliyor. Soğan suyunu hazırlamak ise oldukça kolay. Öncelikle bir soğanı soyup 4 parçaya bölüyoruz. Ardından ise 1 bardak su ekleyip 3-5 dakika kaynatıp ardından ılımaya bırakıyoruz. Saç derimizi yakmayacak dereceye geldiğinde soğanları süzüp soğan suyunu temiz bir sprey şişesine alıyoruz. Soğan suyu koku yapabileceği için duş almadan 1 saat önce saç diplerinize uygulayıp geniş ağızlı bir tarakla tararsanız etkisini daha da arttırabilirsiniz. Duştan sonra saç parfümü veya lavanta suyu kullanabilirsiniz.

 Evde saç uzatmak denince akla ilk gelenlerden birtanesi de lavanta suyudur.
Lavanta suyu saç uzatmanın yanı sıra saç dökülmesini de büyük ölçüde durdurmasıyla bilinir. Lavanta suyunu hazırlamak için ihtiyacımız olan şey bir avuç lavanta ve 2 bardak su. Bir cezvede bir avuç lavanta ve suyu kaynatıyorz. Ardından lavanta suyunu soğumaya bırakıyoruz.Lavanta suyu soğuduktan sonra bir sprey şişesine alıyoruz. Lavanta suyu soğan suyunun aksine oldukça güzel kokan bir ürün olduğu için duştan sonra ve hatta saçlarınızı her taradığınızda saç diplerine uygulayabilirsiniz.

 Saç uzatan ve son dönemlerde oldukça popüler olan bir diğer ürün ise biberiye. Biberiye hem saç uzatıyor hem de saç çıkarıyor. Dökülmelere de iyi geldiği söylenebilir. Yapım aşaması lavanta suyu ile birebir aynı. Biberiye saç köklerini uyararak kan dolaşımını  arttırıyor ve bu sayede saçın daha hızlı uzamasını sağlıyor.

EVDE KERATİN BAKIMI

EVDE KERATİN BAKIMI

 


EVDE KERATİN BAKIMI 

"Evde Keratin Bakımı Nasıl Yapılır"?
 

1. Saçınızı sıcak suyla ve silikonsuz organik bir şampuanla 2 defa iyice yıkayın ve krem kullanmadan saçınızı havluyla iyice kurutun. İsterseniz saç kurutma makinasıyla da kurumasına yardımcı olabilirsiniz. Saçımızın düz bir şekilde kuruması keratinlerin yüklenmesinde size kolaylık ve fayda sağlayacaktır.
2.Liquid Keratin Serumu saç dipleri hariç tüm saçınıza boya yapar gibi sürün ve kuruyuncaya kadar 5-10 dakikada bir tarakla tarayın. Saçınızın ılık fön yardımı ile düz bir şekilde kurumasına yardımcı olun.
Bu esnada  yani Islak  saçınızda keratinler beklerken saçınızı bağlamayın toplamayın ve sarmayın, ıslakken üzerine asla yatmayın.
3. Kuruyan keratin yüklü saçı, sadece ılık suyla bol su ile durulayın. Havluyla hafifçe fazla suyunu alın.
4. Liquid Keratin Maskeyi hafif nemli saçınıza 15 dakika kadar uygulayın bekletin ve ılık suyla durulayın.
5. Saçta Kalan Liquid Keratin Kremden saç boylarına sürerek, saçı yıkamadan istediğiniz şekli vererek işlemi sonlandırın.
6. Saçınız tam tedavi olana kadar, (acil onarım için 3-4 günde bir veya haftada bir ) seanslara devam edin. Seansları yarıda bırakmayın. Gerektiğinde mutlaka keratin takviyesi yapın saçınızı Keratine doyurun.
7. Saçınız kuru sert ve mat ise keratin yağını maske ile beraber kullanın. Keratin yağını kuru veya ıslak saçınıza sürün, 1-2 saat beklettikten sonra keratin maskeyi uygulayarak 15 dakika daha saçınızda bekletin ve duralayınız.

Tercihe göre keratin maskesinden sonra da keratin yağının nemli saçınıza hafifçe sürerek hiç yıkamadan saçta kalan bakım yapabilirsiniz bu saçınızı gün boyu daha nemli daha parlak ve ipeksi bir görünüme kavuşturacaktır.

 İsteğe göre saçta kalan Liquid Keratin saç kremini kullanın ve kremi durulamadan işlemi tamamlayınız.